Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf

Sabahattin Ali, Türk edebiyatının son dönemlerde yetiştirdiği en önemli yazarlardan birisi olarak dikkat çekmektedir. Elimizde bulunan ve tanıtacağımız eser, kendisinin en önemli romanlarından birisi olarak bilinmektedir. Kuyucaklı Yusuf romanı, Yusuf'un dramıyla başlar. Yusuf, Aydın'ın Nazilli ilçesine bağlı Kuyucak köyünde bir gece ailesiyle birlikteyken evlerinin eşkıyalar tarafından basılmasıyla birlikte, henüz oldukça küçük bir yaşta dramatik bir olay yaşar. Ailesi gözlerinin önünde katledilir. Olayla ilgili olarak köye gelen başta Kaymakam Selahattin Bey, müdde-i umumi, jandarma çavuşu, doktor, Yusuf'u katledilmiş ailesinin başında beklerken bulur. Sorulan sorulara içtenlikle cevap veren Yusuf'un korkusuzluğu, cesareti orada bulunan herkesi etkiler. Kaymakam Selahattin Bey bir çocuğu olmasına rağmen, Yusuf'u orada tek başına kimsesiz bir şekilde bırakmak istemez. Ona kendisini evlat edinmek istediğini söyler. Yusuf, Selahattin Bey'le birlikte gitmeye razı olur. Böylece Yusuf da Kaymakam Selahattin Bey'in ailesinin bir parçası olur. Kaymakamın eşi Şahinde, başlangıçta Yusuf'un gelişinden memnun olmasa da özellikle onun kızı Muazzez'e olan ilgisi sebebiyle zaman içinde  ailedeki mevcudiyetini kabullenmek durumunda kalır. Edremit'e ailece taşınmalarının ardından, okuyucu Yusuf'un kırsal kesimden kasabaya geldikten sonra içinde bulunduğu yeni yaşama ve muhite uyma çabalarına tanıklık eder . Bir evlatlığın evlat edinildikten sonraki yaşamını tanımak ve uyum sürecini takip etmek isteyenler için oldukça sürükleyici bir eser olduğu söylenebilir. Yine küçük yerleşim birimlerinden birisi olan kasabalardaki yaşamın tekdüzeliği, insanlar arasındaki çıkar ilişkileri, burjuvanın etkisi de eserde görülebilen diğer özellikler olarak dikkat çekmektedir. Türk edebiyatının kilometre taşlarından birisi olan bu eser, Milli Eğitim Bakanlığının da dikkatini çekmiş ve 100 temel eser içerisindeki yerini almıştır.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ayla Kutlu-Hoşcakal Umut-Roman

Resim
Ayla Kutlu' nun Hoşcakal Umut  adlı romanı 1980 askeri darbesine kadar olan süreçte yaşananları gençlerin gözünden, onların bakış açısıyla anlatan bir roman olarak dikkati çeker.Yazar eserinde 1980 askeri darbesi öncesi mevcut gençler içerisinde hakim olan atmosferi, çatışmaları bir taraftan gözlemci bir tavırla yansıtırken, diğer taraftan ise Oruç'un şahsında onun yaşadığı deneyimlere zaman zaman eserinde yer verir.Her ne kadar o dönemde yaşanan acı, trajik durumlara da yazar adeta bir kameraman gibi aydınlatsa da özelde işlenen Oruç'un fırtınalı aşkıdır.Oruç taşradan eğitim görmek amacıyla  gelmiş ancak  döneminde meydana gelen olaylara ve akımlara karışarak hapse girip çıkmış bir gençtir.Hapse girip çıkana kadar olan süreçte yaşamış olduğu tecrübeler onun hapse girdikten sonra hayata, çevreye bakış açısını değiştirir.Yine savunmuş olduğu değerlerden ve görüşlerden vazgeçmemekle birlikte yazarın anlatımıyla bireyselliği ön plana almaya başlar.Tam da hapisten çıktıktan...
Devamı

İBN FÂTİK-MUHTÂRU'L HİKEM, HİKMETLİ SÖZLER, ARAŞTIRMA

Resim
İbn Fatik'in Hikmetli Sözler isimli kitabı, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından oluşturulmuş alanında önemli bir çalışma olarak göze çarpmaktadır. Eserin içeriği incelendiğinde  müellif kişinin takdim yazısından sonra İbn Fâtik'in hayatı, sanatı ve eserleri hakkında geniş bir bilgi verilmiştir. Ardından yazarın Hikmetli Sözler adlı kitabını yazmasının geri planını anlattığı görülür. İbn Fâtik Yunan bilgelerinin ve ilk dönem alimlerinin öğütlerinin yer aldığı bazı kitaplar okuduğunu ve okuduğu kitaplardan edindiği bilgi ve tecrübeyi sadece kendisinde kalmasını istemediğinden topluma faydalı olması amacıyla yazıya geçirdiğinden bahseder. Kitabın içeriğine bakıldığında başta Sokrates, Eflâtun, Aristotales gibi ünlü Yunan düşünürlerin yanında şairlere, hekimlere, devlet adamlarına ait bir çok farklı konuyla ilgili hikmetli sözlerin paylaşıldığı görülür. Muhtâru'l Hikem, filozofların hayatları ve eserleriyle ilgili sonradan çalışma yapan ve eser yayınlayan...
Devamı

Orhun Abideleri, Muharrem Ergin,

Resim
Orhun Abideleri denilince akla Türklerin taşlara yazdığı müstesna şaheserlerden birisi geliyor. Tarihin içinde geçmişe dönüp bakıldığı zaman, Türk milleti kadar çok eskilere dayanan yazılı bir kaynağı sahip millet sayısının bir elin parmağını geçmediği açıkça görülür. Türklerin ilk ortaya çıkış kaynaklarını ve yayılım sahaları göz önüne alındığında, dikkati çeken en önemli hususlardan bir tanesi de göçebe millet oluşudur. Türklerin uzun yıllar boyunca Orta Asya'da yaşadıkları ve burada Hunlar, Göktürkler, Uygurlar v.b gibi devletler kurdukları bilinen bir gerçektir. Özellikle yerleşik hayata geçtikten sonra Türklerin yaşadıkları coğrafi bölgede bir yazılı kültür de oluşturdukları dikkati çekmektedir. İşte bugün burada sayfamızda tanıtacağımız eser, her Türk'ün gurur duyduğu ve tarihin yadsınamaz gerçeklerinden bir tanesi olan ve her milletin imrenerek baktığı Orhun Abideleridir. Orhun abideleri, taşlara Türklerin kazıdığı en önemli edebi eserlerden, şaheserlerden biri...
Devamı